|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
General |
|
1 |
General |
line up v.
|
dizilmek |
|
Line up by height, please.
Boy sırasına göre dizilin lütfen.
More Sentences
|
2 |
General |
line up v.
|
sıraya girmek |
|
All the kids lined up to have their faces painted.
Bütün çocuklar yüzlerini boyatmak için sıraya girdiler.
More Sentences
|
3 |
General |
line up v.
|
dizmek |
|
Tom lined up the chairs.
Tom sandalyeleri dizdi.
More Sentences
|
4 |
General |
line up v.
|
sıraya dizmek |
|
What we do not want is to line up the Commission head to toe and find out that all that is left is inconsistency.
İstemediğimiz şey, Komisyonu tepeden tırnağa sıraya dizmek ve geriye kalan tek şeyin tutarsızlık olduğunu görmektir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
5 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) dizilmek |
|
Line up in single file.
Tek sıra halinde dizilin.
More Sentences
|
Speaking |
|
6 |
Speaking |
line up expr.
|
sıraya geçin |
|
Line up for lunch.
Öğle yemeği için sıraya geçin.
More Sentences
|
Statistics |
|
7 |
Statistics |
line up v.
|
sıraya girmek |
|
She told the children to line up.
Çocuklara sıraya girmelerini söyledi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
8 |
Common Usage |
line up v.
|
sıralanmak |
|
General |
|
9 |
General |
pick up line n.
|
karşı cinsi tavlama sözleri |
|
10 |
General |
pick up line n.
|
karşı cinsi ayartma sözleri |
|
11 |
General |
police line-up n.
|
polis kordonu |
|
12 |
General |
line-up n.
|
saf |
|
13 |
General |
line-up n.
|
konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası |
|
14 |
General |
line-up n.
|
dizi |
|
15 |
General |
line-up n.
|
program |
|
16 |
General |
line-up n.
|
sıra |
|
17 |
General |
line up v.
|
düzenlemek |
|
18 |
General |
line up v.
|
sıralamak |
|
19 |
General |
line up v.
|
hizaya gelmek |
|
|
20 |
General |
line up v.
|
kurmak |
|
21 |
General |
line up with v.
|
savunmak |
|
22 |
General |
line up v.
|
sıraya sokmak |
|
23 |
General |
line up v.
|
ayarlamak |
|
24 |
General |
set up a line v.
|
hat döşemek |
|
25 |
General |
set up a line v.
|
hat kurmak |
|
26 |
General |
line up at the door v.
|
kapıda sıraya girmek |
|
27 |
General |
line up v.
|
toplayıp kullanımına sunmak |
|
28 |
General |
line up v.
|
basılan malzemeyi kontrol edip düzeltmek |
|
Phrasals |
|
29 |
Phrasals |
line up v.
|
monte ederek kullanılabilir hale getirmek |
|
30 |
Phrasals |
line up v.
|
temin etmek |
|
31 |
Phrasals |
line up v.
|
toplamak |
|
32 |
Phrasals |
line up v.
|
basılı materyalin konumunu düzenlemek |
|
33 |
Phrasals |
line up v.
|
astarla (kitap cildini) kaplamak |
|
34 |
Phrasals |
line up behind v.
|
arkasına dizilmek |
|
35 |
Phrasals |
line up on something v.
|
bir şeyin üzerinde sıraya girmek/sıra yapmak |
|
36 |
Phrasals |
line up for something v.
|
bir şey için sıraya girmek/kuyruk yapmak |
|
37 |
Phrasals |
line up behind v.
|
destekleme amacıyla arkasında saf tutmak |
|
38 |
Phrasals |
line up in something v.
|
sıra oluşturmak |
|
39 |
Phrasals |
line up into something v.
|
sıra oluşturmak |
|
|
40 |
Phrasals |
line up for something v.
|
(bir şey için) sıraya girmek |
|
41 |
Phrasals |
line up for something v.
|
(bir şey için) kuyruğa girmek |
|
42 |
Phrasals |
line up with v.
|
sırada birine/bir şeye katılmak |
|
43 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile sıraya girmek |
|
44 |
Phrasals |
line up with v.
|
diğerleriyle birlikte sıraya girmek |
|
45 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile sıraya sokmak |
|
46 |
Phrasals |
line up with v.
|
diğerleriyle birlikte sıraya sokmak |
|
47 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile hizaya girmek |
|
48 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile hizaya sokmak |
|
49 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile hizalamak |
|
50 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile hizalanmak |
|
51 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile ip gibi dizmek/sıralamak |
|
52 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile ip gibi dizilmek/sıralanmak |
|
53 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile uyumlu olmak |
|
54 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile mutabık olmak |
|
55 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile uygun olmak |
|
56 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek |
|
57 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak |
|
58 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek |
|
59 |
Phrasals |
line up with v.
|
ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak |
|
60 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birini/bir şeyi biriyle veya bir şeyle sıraya sokmak |
|
61 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizaya sokmak |
|
62 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle hizalamak |
|
63 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
birilerini/bir şeyleri biriyle veya bir şeyle aynı hizada sıralamak |
|
64 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme organize etmek |
|
65 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme planlamak |
|
66 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme tarihi belirlemek |
|
67 |
Phrasals |
line someone or something up with someone or something v.
|
biri/bir grup ile toplantı, etkinlik, görüşme ayarlamak |
|
68 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyle aynı hizaya sokmak |
|
69 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyle hizalamak |
|
70 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeye göre sıralamak |
|
71 |
Phrasals |
line someone or something up with something v.
|
birini/bir şeyi bir şeye göre hizalamak |
|
72 |
Phrasals |
line up with someone v.
|
biriyle sıraya girmek |
|
73 |
Phrasals |
line up along v.
|
boyunca sıraya girmek |
|
74 |
Phrasals |
line up along v.
|
boyunca sıra oluşturmak |
|
75 |
Phrasals |
line up along v.
|
yanında sıraya girmek/sıra oluşturmak |
|
76 |
Phrasals |
line up along v.
|
boyunca sıraya sokmak |
|
77 |
Phrasals |
line up along v.
|
boyunca sıra yapmak |
|
78 |
Phrasals |
line up along v.
|
yanında sıraya sokmak/sıra yapmak |
|
79 |
Phrasals |
line up along v.
|
üstünde sıraya sokmak |
|
|
80 |
Phrasals |
line up along v.
|
üstünde sıra yapmak |
|
81 |
Phrasals |
line up along v.
|
tepesinde sıraya sokmak/sıra yapmak |
|
82 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sıraya girmek |
|
83 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sırada olmak |
|
84 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sırada durmak |
|
85 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıraya girmek |
|
86 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıra yapmak |
|
87 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıra oluşturmak |
|
88 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıra olmak |
|
89 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sıraya sokmak |
|
90 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sıra yapmak |
|
91 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yanında sıraya koymak |
|
92 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıraya dizmek |
|
93 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıraya koymak |
|
94 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıralamak |
|
95 |
Phrasals |
line up alongside v.
|
yan yana sıraya sokmak |
|
96 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıraya girmek |
|
97 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak |
|
98 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıraya girmek |
|
99 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sırada durmak |
|
100 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıra yapmak |
|
101 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak |
|
102 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıraya koymak |
|
103 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıraya dizmek |
|
104 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıralamak |
|
105 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak |
|
106 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıraya girmek |
|
107 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıra olmak |
|
108 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıraya girmek |
|
109 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sırada durmak |
|
110 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıra yapmak |
|
111 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıra olmak |
|
112 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanında sıraya koymak |
|
113 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıraya dizmek |
|
114 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
birinin/bir şeyin yanına sıralamak |
|
115 |
Phrasals |
line up alongside someone or something v.
|
biriyle/bir şeyle yan yana sıraya girmek/sokmak |
|
116 |
Phrasals |
line up against v.
|
karşısında sıraya girmek |
|
117 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-in karşısında sıralanmak |
|
118 |
Phrasals |
line up against v.
|
karşısında dizilmek |
|
119 |
Phrasals |
line up against v.
|
-e karşı bir araya getirmek |
|
120 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-in karşısına dizmek/çıkarmak |
|
121 |
Phrasals |
line up against v.
|
-e karşı dizilmek |
|
122 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-e karşı sıralanmak |
|
123 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-e karşı sıraya girmek |
|
124 |
Phrasals |
line up against v.
|
-e karşı dizmek |
|
125 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-e karşı sıralamak |
|
126 |
Phrasals |
line up against v.
|
'-e karşı sıraya sokmak |
|
127 |
Phrasals |
line up for v.
|
için sıraya girmek/kuyruk yapmak |
|
128 |
Phrasals |
line up for v.
|
için sıraya girmek |
|
129 |
Phrasals |
line up for v.
|
için kuyruğa girmek |
|
130 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) sıralanmak |
|
131 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) sıraya girmek |
|
132 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şey halinde) sıraya girmek/dizilmek |
|
133 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) sıralamak |
|
134 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) sıraya sokmak |
|
135 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şekilde) dizmek |
|
136 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir şey halinde) sıraya sokmak/dizmek |
|
137 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir yerde/bir yerin veya bir şeyin içerisinde) sıraya girmek/dizilmek |
|
138 |
Phrasals |
line up in v.
|
(bir yerde/bir yerin veya bir şeyin içerisinde) sıraya sokmak/dizmek |
|
139 |
Phrasals |
line up on v.
|
-in üzerinde sıralanmak |
|
140 |
Phrasals |
line up on v.
|
'-in üzerinde sıraya girmek |
|
141 |
Phrasals |
line up on v.
|
'-in üzerinde dizilmek |
|
142 |
Phrasals |
line up on v.
|
boyunca sıralanmak/dizilmek |
|
143 |
Phrasals |
line up on v.
|
-in üzerinde sıralamak |
|
144 |
Phrasals |
line up on v.
|
'-in üzerinde sıraya sokmak |
|
145 |
Phrasals |
line up on v.
|
'-in üzerinde dizmek |
|
146 |
Phrasals |
line up on v.
|
boyunca sıralamak/dizmek |
|
147 |
Phrasals |
line up on v.
|
-in üzerine sıralamak |
|
148 |
Phrasals |
line up on v.
|
'-in üzerine dizmek |
|
Colloquial |
|
149 |
Colloquial |
chat-up line n.
|
(flört etmek, birini tavlamak için) lafa girme cümlesi |
|
150 |
Colloquial |
chat-up line n.
|
(flört etmek, birini tavlamak için) laf/sohbet açma cümlesi |
|
151 |
Colloquial |
pick-up line n.
|
karşı cinsi tavlama sözleri |
|
152 |
Colloquial |
pick-up line n.
|
karşı cinsi ayartma sözleri |
|
153 |
Colloquial |
up-line adj.
|
üst düzey |
|
154 |
Colloquial |
up-line adj.
|
hiyerarşik yönetim yapısında üst seviyede olan |
|
Idioms |
|
155 |
Idioms |
line up to blurb v.
|
kitap kapağındaki yazı yazanlar arasında yer almak |
|
156 |
Idioms |
line up against v.
|
-e karşı bir araya gelmek |
|
Speaking |
|
157 |
Speaking |
how to line up the wagons expr.
|
vagonların sıralanışı nasıl yapılır |
|
Law |
|
158 |
Law |
line-up n.
|
gerçek suçluyu teşhis etmek icin (karakolda polis tarafindan) şüphelilerin sıraya dizilmesi |
|
159 |
Law |
line-up n.
|
teşhis amacıyla yüzleştirme veya muvacehe |
|
160 |
Law |
line-up n.
|
teşhis maksadıyla zanlıları/şüpheli şahısları sıraya dizme |
|
161 |
Law |
line-up n.
|
zanlı teşhis odası |
|
Technical |
|
162 |
Technical |
steam line warm-up n.
|
buhar hattının ısıtılması |
|
163 |
Technical |
make-up water line n.
|
katma suyu hattı |
|
164 |
Technical |
start-up oil line n.
|
yol verme yağı hattı |
|
Computer |
|
165 |
Computer |
line up extend n.
|
çizgi yukarı uzatma |
|
166 |
Computer |
line up expr.
|
çizgi yukarı |
|
167 |
Computer |
line up icons expr.
|
simgeleri hizala |
|
168 |
Computer |
line up icons expr.
|
simgeleri sırala |
|
169 |
Computer |
line up icons expr.
|
simgeleri diz |
|
170 |
Computer |
line up expr.
|
yukarı doğru diz |
|
Informatics |
|
171 |
Informatics |
dial-up line n.
|
ara-gir hat |
|
172 |
Informatics |
dial-up line n.
|
aramalı hat |
|
173 |
Informatics |
dial-up line n.
|
çevirmeli hat |
|
Telecom |
|
174 |
Telecom |
dial-up line n.
|
çevirmeli hat |
|
Automotive |
|
175 |
Automotive |
starting line-up n.
|
başlama sıralaması |
|
Railway |
|
176 |
Railway |
up-line n.
|
üst hat |
|
177 |
Railway |
up-line n.
|
trenlerin hattın bittiği yere gittiği demiryolu hattı |
|
Military |
|
178 |
Military |
bottom line up front (bluf) expr.
|
ilk ve en onemli bilgi/bilgiler |
|
Sport |
|
179 |
Sport |
line-up n.
|
oyun başlamadan oyuncuların yerini alması |
|
180 |
Sport |
line up of the team n.
|
takım kadrosu |
|
181 |
Sport |
team line-up n.
|
takım kadrosu |
|
182 |
Sport |
line-up n.
|
maç kadrosu |
|
183 |
Sport |
line-up n.
|
esami listesi |
|
Volleyball |
|
184 |
Volleyball |
line up n.
|
diziliş |
|
185 |
Volleyball |
line up trick n.
|
diziliş aldatmacası |
|
Bookbindery |
|
186 |
Bookbindery |
line up v.
|
(kitap) astarlamak |
|
Slang |
|
187 |
Slang |
chat-up line n.
|
kız tavlama yöntemi |
|
188 |
Slang |
cheesy pick-up line n.
|
ucuz tavlama lafı |
|